Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Bu terimlerden bazıları bilinci ve içeriğini anlarken, diğerleri “karanlık” veya “bilinçaltı” temsillerin varlığına izin vermektedir.

Bazıları içgüdüleri psişik aleme dahil ederken, diğerleri onları dışlar.

Büyük çoğunluk psişeyi beyin hücrelerindeki biyokimyasal süreçlerin bir sonucu olarak görmektedir.

Birkaçı kortikal hücrelerin işlev görmesini sağlayanın ruh olduğunu varsayar.

Bazıları “yaşam” ile ruhu özdeşleştirmektedir.

Ancak sadece önemsiz bir azınlık psişik fenomeni kendi başına bir varlık kategorisi olarak görür ve gerekli sonuçları çıkarır.

Varoluş kategorisinin, tüm varoluşun olmazsa olmazının, yani psişenin, sanki sadece yarı-varmış gibi ele alınması gerçekten de paradoksaldır.

Psişik varoluş, dolaysız bilgisine sahip olduğumuz tek varoluş kategorisidir, zira önce psişik bir imge olarak ortaya çıkmadıkça hiçbir şey bilinemez.

Yalnızca psişik varoluş hemen doğrulanabilir.

Dünya psişik bir imge biçimini almadığı ölçüde, fiilen var değildir.

Bu, birkaç istisna dışında -örneğin Schopenhauer’in felsefesinde olduğu gibi- Batı’nın henüz tam olarak farkına varamadığı bir gerçektir.

Ancak Schopenhauer Budizm’den ve Upanişadlar’dan etkilenmiştir.

~Carl Jung, CW 11, Para 769

Leave a Reply

info@jungianstudiesistanbul.com

Abone Ol!

e-Posta bültenimize abone olun son içeriklerden haberiniz olsun!

Jungian Studies İstanbul © 2025. Tüm hakları saklıdır

tr_TRTurkish